Belki horsun. Hor görülen değil. Belki hoşsun. Hoş görülen değil. Kimsin bilmiyorsun. Kime, neye göre nesin bilmiyorsun. Bilmen de gerekmez ya hani. Olman ge...
'O' geldi.
Elinde bir demet gül.
Bülbül, gül'süz edemezmiş.
Güldüm.
Yine çalmıştı.
O'nun her parçası gibi, özrü de çalıntıydı.
Ona en sevdiğim çiçeğin ...
Artık iyice köye yaklaşmıştık.
Derin derin uyuduğum ve dümdüz, üstünden henüz araba geçmemiş, insanların henüz altını üstüne getirmediği bir asfalt yolda hı...
Sürekli savaşmak zorunda sokaktaki, eski paltoları yırtık olan çocuklar. Sokağın süsüydü kirli elbiseleri. Üç çocuk gördüm bugün sabah. Biri köşedeki plakçın...
Korkuyorum
Gözümü kırpmaktan, gözümü kırparken onca şey kaçırmaktan
Bilirsiniz, gözümü kırpınca o bir anlık zamanda
Yüklerler sırtıma, görmediğim anıları
...
Kefen giymiş gecelerden geldim
Sırtımda taşıyorum nicedir ölüm yükünü
Üstüm başım hep yas içinde
Gözlerimde bir mezarlık manzarası
Ziyarete geliyorlar gö...
Yürüyorum kirli kefenim üstümde
Artıyor yaşamanın kırılmışlığı
Artıyor mahallelerde kırgınlıklar
Karanlığa, huzursuzluğa meylediyorum içimden
Bir duvara ...
Kendime hep şunu söyledim: Dinle. Dinleyebilenler için evren, kendi sanatından bir şeyler fısıldar insana. Fark edilmeyi umarak, uçan kuşlarından biri sanki ...
"Yüzüyoruz ipi kopmuş uçurtmalar gibi" diyor şair. Hepimizin gitmeyi beklediği yerler vardır mutlaka. Gittiğinde daha iyi hissedeceği yerler...
En basitinde...
Yılmaz Güney'in hayatını araştırdım. Birçok kişinin bildiği gibi gerçek ismi Yılmaz Pütün'dür. Hakkında bir sürü yazılan çizilen, söylenen şeyler var. Yılmaz...
Karlı, soğuk bir gün. Her yer puslu sis. Yol uzayıp devam ediyor ama ilerisi görünmüyor, sonu belirsiz bir yol. “Aynı...” diye geçiriyor içinden, “hayatım gi...
Her insan iki kere ölür aslında derler. Biri nefes almayı bırakınca diğeri ise unutulunca...
Hayır! bence bu eksik, üç kere ölür bence her insan. İlk ikisi ...
Balkona çıkıp hayatı sorgulamaya başladıysanız gerçekten bir şeylerin değişmesinin vakti gelmiştir artık. Her zaman baktığınız manzara artık size çekici gelm...
Toz toprak kaplı kazak kolları burun deliklerinden kaçanları kucaklıyor merhametle. Bu çıplak ayaklı asfalt gezginine merhamet eden bir o kalmış. Beraber kir...
“Acıyı görmeyen insan, umutsuzluğu yaşamayan, iliklerine dek kederin işleyip yaralamadığı bir insan, mutluluktan, umuttan, sevinçten ne anlar? “ cümlesinin h...
Dikişleri atmış ayakkabımı yine alelacele giymeye çalıştığım bir güne uyanmıştım. Her defasında zihnimi allak bullak eden bağcıkları bağlamak zorundaydım. O...
Ben çıplak doğdum
Anamın yarılmış karnından çekip çıkardılar
Aldılar bir parça kanlı bez, gözümü kapattılar
İlk orada susturdular
İlk orada kusturdular
...
Yıl iki bin yirmi,
Aylardan eylül, dokuz.
Sonbaharın sene-i devriyesi.
Yitik arzular mezarlığında resmin asılı sanıyorsun.
Mevsimler gelip geçiyor da
Yo...
-Anne, nereye gidiyoruz?
-Buradan çıkmaya çalışıyoruz kızım.
Evet, Melike’nin annesi karar vermişti. Buradan çıkacaklardı. Artık dayanılacak gibi de...
Bertnard Russel olduğu iddia edilen bir filozof bir seminerde evren hakkında konuşma yapmaktadır. Seminer bitmek üzereyken bir dinleyici ayağa kalkar. ''Bunl...
Toplayın boşlukları, bir şeyleri döveceğiz
Ama önce geceyi önümüze gerelim şöyle
Fısıltıdan bozma, sözsüz, sonsuz bir müzik
Aydınlık sönsün
açılsın eser ...
Almayacağını bile bile dolu taksilere el uzatıyorum. Gelmeyeceğini bile bile her gün seni bekliyorum.
Tırnaklarıma kadar acı doluyum. O yüzden bütün tırnakl...
Kuş üstüne kuş, yahu! ne tükenmez dertlerimiz var? Kapıdan kovulan karınca deliğinden giriyor. Sevgili Zozan; dünyevi sahnelerin tozlu perdeleri olan biz sük...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok