II.
Yılın son çeyreği
Sıska’nın kursağında yutkunmak güçlüğü
İçinde bir soru
Bir cümlenin üstünü çizmek gibi Sıska
Altı çizilmemiş yerlerde arıyordu ...
III.
Eski Rum Meyhanesi’nde Sıska gönlünü birkaç fotoğrafa dayar
Sırtını böyle anlarda dünyaya dayamak ister de
Duvara verir ensesini
Ense kökünde bir y...
IV.
Binalarla birlikte
Seslerin ve hızların yükseldiği
–baş dönmesinin sebebi budur Sıska’nın-
Azaldığı kelimelerin
Ve yükseltiye aynı oranla aşağı do...
Günlerin içinde Sıska durduğu her şeye paralel
Kendi akışında seyre duruyordu
Bilinen odur ki akış içinde hücreleriyle savruluyordu
An gelişi bardaklar d...
VI.
Bulacaktı elbet Sıska’yı aklının ardına ittikleri
İnsan sele sırt dönse
Su karışıyordu insana
Ve vücudu şimdi tümüyle ateşle kaplı olan Sıska
Bir i...
VII.
İstanbul bir defa kusmuştur milyon insanıyla
Bu kan ve kir deryasında
Elinde illa ki bir şişe içkisiyle
-İçki ayırt etmez Sıska, sadece adetten bi...
VIII.
Sıska kalk masadan
Kafası düşecek
Sıska açma o konuyu
‘’Yıldızlar.’’ diyecek
Yanma be Sıska aynı fikirlerle
‘’Yukarıdan bakanlara yazıklar olsun...
IX.
Yırtık bir şemsiyenin ardından seyreder gibi yaşar hayatını
Göğü o kadardır
Sanki bir el geçmişten gelen
Yakalar ensesinden
Gözlerini perdeler
A...
X.
Tüm işi Beyoğlu Fatih arası ayakkabılarını eskitmek
Kalan zamanda da aynı tabure üstünde ciğerini yitirmek olan Sıska
Bu tekdüze gidişte falso etkis...
III.
Gözlerinde silinen dünya, bilinendi
bir vakit
İzini savuran mazinin, gülüşünden önce
Görünen çizginde, dününden, durduğundan
kalan akit
Devinimi b...
I.
Bugün yine erden uyandım Mustafa
On beş metreyle yurdum olan odamda
Bugün yaşama, son kez diye uyandım
Ama aksini umdum, olsun diye umdum
Yalanı yok
...
Kalenderiyim, ıssız gezdim
Yüzümün yerinde üç top filiz
Karnımı kuşağımdan yardılar
Üç tomurcuk ben döküldü yere
Soldum
Zamana teşne bir takvimde
Soyd...
"Hayır öyle değil" bakışlı bir yüzü var dünyanın.
Ancak umuttan peyda yanını yeteri eşiğe sürttüysen; yeteri yönü, yolu, çabayı, imkanı harcadıysan görebile...
-Biriniz gelsin
Bir şeylere dışarıdan bakacağız-
I.
Şimdi biz hayatın bir yerindeyiz ya, hepimiz
Hani yetmiş kışın ardı üç torba kemik
Biliriz ya, yokta...
Bilinsin.
Gölgemi eve vardıran tüm sokakların, ben
adımların, kilitlerin ve anahtarların
diyetini katre katre ödedim
Duramadım çok ağaç gölgesinde
Bilem...
Yıl 2014 falan... Hiç ışıklı, çok dumanlı bir odada; belki o odayı günlerce, aylarca terk etmemiş -hacmi eskimiş değil daha çok yanlışlara çoğalmış- bakışlar...
Kırk soluk rüzgarın üşüttüğü sahilde, ceketimin tepelerine sığınmış, yürüyorum. İki adım çizgimin dağıldığı yerden koparıyorum bir şehirlik yaşamı oltasına t...
Bir bank. Kış ayazı. Gecenin belirginliğini dizlerimin kırılganlaşmasından anlıyorum. Zaman, iki duvarın, iki duygunun, iki telaşlı haberin arasında sıkışıp ...
Kokuşmuş bulutlar bileniyor, biliniyor bu
Evet, tarafından herkesin
Az sonra yağacak ensemize ekşimiş şimşekler
Bir damla kiremitle erit ruhunu, evet, bu ...
Karanlığa kendinden başka bir şeye dönüşme yetkisi verilmiş kadar ışıksız bir gece. Tiflis’te, yalnızca çatısına tırmanıldığında Kura Irmağı’nın yakamozlu kı...
Ayna. Dile geldi.
Eskiciden aldığım, mavi çerçeveli, halat desenli, uçları imameye benzer bir süsle kaplanmış. Yer yer atmış maviliğini. Çapı otuz santim et...
Döküldü şakağıma bir an, tazeydim
Hiçi etraflayan çerçeveydim, bildim
Bendim kendimin tepesine tırmanan ve
Düşen harsız çırpınışa
Düşen ve unutan düşmeni...
Nesneyi gençleştirirdi ellerin, sırtımdaki gülkonmaz yara
Ömrümden uzaklaşırdı gayretsiz, hiçbir ömre giderdi
Soluğun varsa tazeydi dünya, varsan görü iyi...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok